90'lar televizyonu nasıl bir perişanlık, nasıl bir rezalet... Başrolündeki Karadenizli kızın senaryo gereği alevler içinde yanarak can verdiği bir komedi-müzikal dizisinin olduğu bir ortamdan bahsediyorum. (Evet, Mahallenin Muhtarları) Dönemin dizilerinde bulacağımız özellikler neler? Sefil bir olay örgüsü, dördüncü kalite oyunculuk, iğrenç saçlar, daha da iğrenç kıyafetler ve bok gibi bir müzik. İzledik mi, izledik. "You bet I did and I enjoyed it!"
Yukarıda saydığım kriterlerin hepsini birden yerine getiren has 90'lar dizilerinin, ki onlara kısaca "leş diziler" diyeceğim, belli bir az ünlü kadrosu var. Biraz tuhaf insanlar. Yüzlerine bakınca insan orada tekin olaylar dönmeyeceğini hemmen anlıyor.
BEŞ ADIMDAN FAZLA YAKLAŞMAMAK GEREKENLER
Özellikle baştaki kadından çok korkuyorum ve bence herkes de korkmalı. Bir gün hayatta karşıma çıkarsa hiçbir şekilde saygıda kusur etmem.
Bu branşta dikkat edilen en önemli hususiyet kaşlar. Tek kaşın kalkmıyorsa zor. Manipülatif gücünü azaltır. Mesela ben tek kaşımı kaldırabiliyorum ve bazen bakkalın karşımda titrediğini hissediyorum. Diyorum "20 kuruş çıkmadı sonra versem olur mu?" "Sonra getirin" demiyor, "Canın sağ olsun" diyor hep. Ben hiç vermiyorum. Ya baştaki kadından çok korktuğumu tekrar belirtmek istiyorum çünkü ondan gerçekten çok korkuyorum şaka değil bu gelin ben uyuyana kadar elimi tutun.
TECAVÜZCÜ DE OLMA POTANSİYELİ TAŞIYAN ŞERREFSİZ ADAMLAR
Renkli göz tercih sebebidir. Niye, çünkü Batı'nın ahlaksızlığını alanlar işte bu adamlar. Yalan mı ya, içki sigara bunlarda, uyuşturucu bunlarda, disko desen, kumarhane desen bunlarda. Sevişmek desen tonla. Ben açıkçası karşıyım.
Fakat itiraf etmek isterim ki bu konunun tamamını yazmak için bana ilham veren biricik insan en alttaki sakallıdır; Cenk Sözeri. Kendi kategorisinde 90'ların en popüler yüzü olmalı. Tamam, dümdüz saçlar insanın eline yumuşak yumuşak oh ne datlu gibi bir his veriyor olabilir. Yumuk yumuk da gözleri var, 5 yaşındayken çok şirin olmalı. Ama Küçük Onur'un, okumaya gittiği İstanbul'da önce tecavüze uğrayıp sonra orospu olan halasının sapık pezevengi için uygun bir saç kesimi olduğunu düşünmüyorum. Bunu Severus Snape yapsın tamam, ama kendisinin de bir top sakalı yok bunu biliyorsunuz.
KÖTÜLÜKTEN KUDURUP SONUNDA BETER OLAN KADINLAR
Bunların da anam hep bir marazı olsun, yok ben ötekinin berikinin yediğini içtiğini haram edeyim, işte Ebru Gündeş'i de sevdiğine kavuşturursam insan değilim, aman da büyük abilere yamanayım, ortalığı dağıtayım. Peki sonunda ne oluyor yavrucuğum, sen ya ölüyorsun, ya hapse falan düşüyorsun ya da Nihal Ziyagil gibi aklını kaçırıyorsun. (Beter olsun kocagöt)
Bu arada, şu koca dudaklı aşüftelerle tabi ki bir değil ama Kara Melek Yasemin'in sonu ne oldu be hacı? Ölecek diyilerdi öldü mü, kaldı mı? Onu babam bana izletmiyordu, zaten babam bana bu dizilerin hiçbirini izletmiyordu, bunlar için ailemiz fazlasıyla elitti. Şehnaz Tango'dan öteye geçemiyorduk biz. Pınar Yiğit de Robbie Williams'la birlikteymiş diye bir dedikodu varmış bir zamanlar, bilemem ne oldu.
SIDE DISH KIZLAR
Bu kızların en büyük özelliği, abilerinin veya sözlülerinin ölmesi ya da hapse düşmesidir. Olmadı, uyuşturucu kaçakçısı bir adama tutulurlar. Hadi o da mı olmadı allahsızlar, anneleri ya da ablaları, birisi gider ille mafyaya bulaşır. Yani demem şu ki, bu kızlar çok iyi, çok saf kızlardır ama etraflarında ille bir uğursuzluk olur. Bu kızlar hep üzülürler, hep ağlarlar, her zaman birinin yolunu gözlerler. Olayın çok tıkandığı yerde de kendileri ölür, böyle asla bitmek bilmeyen bir ağır hava. Leş diyorum anlamıyonuz.
Yazık şu kızcağızların bir tanesi de gerçek ünlü olamadı. Bir tek şu kıvırcık, Deli Yürek'te esas kızlığa bayağı yaklaşmıştı ama sonuçta orada da öldü. YouTube'da hakkında diyorlar ki "Feraye daha güzeldi keşke ölmeseydi." Bu arada geçen Deli Yürek'e biraz baktım, Kenan İmirzalıoğlu daha toy tabi dayamışlar seslendirmeyi, şehit, vatan diye konuşuyor. Videoların altında artık allaaah, Kürtlerde ana bacı bırakmayanlar, milletin orasına burasına Yusuf'un kolunu sokmakla tehdit edenler, yurtdışından seslenerek İngilizce küfürler sıralayanlar, öbür tarafta oğlum Türk-Kürt kardeştir diziyi izlesenize diyerek konuyu dağıtmamak için umutsuzca çabalayanlar...
Peki kategorinin sonunda yer alan kızcağızı tanıdınız mı? Adının Nihan Özcan olduğunu anlıyoruz. Çok doğru değerli okurlar, İnci Ziyagil. Ve evet, orada da öldü.
YANLIŞ KATEGORİZASYON KURBANLARI
Mesela Osman Yağmurdereli şu kıvırcığın Mahallenin Muhtarları'ndaki Temel gibi bir şey olmasını istedi, olmadı. Keza, şu tamirci de kendisinin yeni jön adayıydı. Tabi, esas erkek rolünde henüz yarım tonu bulmamış da olsa Osman Yağmurdereli'nin kendisinin oynadığı yerde bu çocuk ne olsa gene biraz işe yaramıştı.
Sonra hiç komik olmayan komedi dizisinden Osman Yağmurdereli bu arkadaşları aldı, her açtığımda yeni bir aile ferdinin eksildiğini gördüğüm, Küçük Onur'un dizisi Acı Günler'e transfer etti. Kıvırcık, yukarıdaki düz saçlı pezevengin ondan da pezevenk kankası, kendisinden jön olamayacağı anlaşılan alttaki arkadaş ise Onur'un orospuluk yapan halasına tutulmuş, mahallenin onurlu ve temiz delikanlısıydı artık. Her şey yerine oturmuş gibiydi, yaşanacak çok acı vardı. Ve o arkadaki org okurlarım, asla susmayacaktı.
8 yorum :
senle yaşıtız,anam babam da öyle elit insanlar değil.lakin ben bu dizileri bilmiyorum,izlemedim.mahallenin muhtarlarını bile izlememiş bir garibim ben,hatta kara meleği bile!annem de izlemezdi.o zamanlar yeşilçamla o kadar haşır neşirdim ki bunlara fırsat kalmadı diye düşünüyorum.türkiye bu yıllarda 2. dünya savaşından falan mı çıkmıştı,bu dizilerdeki sefalet ne hakikaten ya.
Düşün, oturduğumuz yerde öğleden sonraları çocuklar salça sürülmüş ekmeklerini ısıra ısıra koştururken ben Bayan Smiley ile İngilizce dersleri yapmak zorundaydım. Saat 5'te çayın yanında makaronlar yerdik ama ben hep o salçalı ekmeğin tadını merak ettim...
Ne demek ya bunların hiçbirini bilmiyorum, ne demek??? Hadi insan Kara Melek'i izlemediyse Ateş Dansı'nı izler, Fırtınalar'ı izlemediyse Böyle Mi Olacaktı'yı izler. Vıcı vıcı müzikli Serpil Çakmaklı'yla nereye kadar be gardaş?
Ben hepsini izledim, hepsini biliyorum Denizcim. Sen ferah tut kalbini. Hepsi Başak'ın bol kelebekli çocukluğundan kaynaklanıyor, -ki kendisi bugün de entrika nedir bilmez :)
sevgili hande yeşilçam deyince tabi sen siyah beyaz filmlerden hemen etkilenen başak filiz özdoğan'ı düşündün. fakat yukarıdaki başak'ın yeşilçam'dan kastını ben sana söyleyeyim: kimsesizler, boynu bükükler, serpil çakmaklı, banu alkan, nuri alço. (yalansa yalan de)
ayrıca handeciğim yüksek televizyon bilincinden ötürü seni tebrik ediyorum, benim istediğim ruh işte bu.
Yunus Güner'in kaybettiği nokta şehla bakışları arkasındaki kentli-elit ve iyi aile terbiyesi görmüş çocuk ifadesini bir türlü kamufle edememesiydi bence.
Bir de "Küçük Onur"da "gecelerin yargıcı" için küçük bir parantez açman gerekiyor. Kendini rolüne çok kaptırıp bir daha ortalıkta görünmediğine dair söylentiler var.
evvet, gecelerin yargıcı'ndan benden önce bahsedecek ilk okuyucumuza çok özel bir hediyemiz vardı tebrikler! 56 ekran tüplü televizyonumun haklarını size devrediyorum güney bey. alırım derseniz alırsınız. ama almasanız da sanki daha iyi olur, çünkü hani uçurmasa da ayağımızı yerden kesiyordu.
böyle mi olacaktıda kadro o kadar çok değişti ki baştaki 3 kişi de sonda farklıydı sanırım.
bir de bücür cadı diye bir olay vardı ki bugünkü selena ve türevlerinin atasıdır.
hahaha ayy gece gece çok güldüm. bu karakterler yıllar geçse de hafızamdan silinmedi ve aynı yaştayız seninle. Küçük onurdaki gecelerin yargıcını asla unutmam! Ednan Ziyagilin oynadığı bir dizi vardı adını hatırlamıyorum orada sarışın bi bayan vardı o da nilüfer kurt cinsinden bişeydi.
Tecavüzcü adamlar katergorisinde en alttaki at hırsızı tipliye de koptum haha.
Yorum Gönder