Görür görmez anladım ki ben Cemre'ci olmuşum. Boynu yok mok ama seviyom ha, çok insan kız. Cemre tutmadı diye karşısına gele gele bu Zeynep'in gelmesine ise, pes! On Ayşegül gücünde de olsa arkadaşlar bu kız hem dişlek hem de ezik. Kuzey evli diye yıkılmalar, cingen Simay intihara kalkıştı diye bir ağlamalar, bir ah-u vah etmeler, bir bişey... Ohoo ama sen oyundan hemen düştün Zeynep? Cemre sen o araya şimdi çok iyi girersin hadi benim canım, hadi gzelkızım.
Matmazel...
Ya bi kere, biri Hüssük'ün, öbürü Matmazel'in kızı. Aradaki fark kaçınılmaz, anlatabiliyor muyum? Bu vesileyle bir konuyu da netliğe kavuşturmak isterim: Matmazel Deniz DeCourton'a olan hayranlığım iyi bilinen bir hakikattir. Öyle ki zaman zaman Bihter'e ayar verişinden bile büyük yükselmişliğim vardır. Matmazel Deniz'in bana göre tek ve ölümcül hatası Nihal Ziyagil'i 12 yaşını geçmesine rağmen hâlâ seviyor olmaktır. Fakat ben bu hatayı affettim ve kendisini hep idolüm yerine koydum. Ta ki yeni Matmazel'i tanıyana kadar. Yeni Matmazel, Matmazel Deniz'le aslında içten içe hep hissetmiş olduğum kan uyuşmazlığımızı kabak gibi ortaya çıkardı. Tamam hayranım, ama o zerafet ve süzülmüşlük, ne yalan söylemeli bana biraz fazlaydı. Şahsiyetimin o sinsi ve HALK tarafı susuz kalmıştı, fakat yeni Matmazel ile -ki bundan sonra kendisinden sadece ”Matmazel” şeklinde bahsedeceğim- ben de artık temsil edilmenin mutluluğunu yaşıyorum. ”Vallaha sinir oldum ha!” Evet Ma'mazel, ben de çok sinir oldum, hem kaltak Simay'a hem o cır cır ağlayan Zeynep'e!
Ya bi kere, biri Hüssük'ün, öbürü Matmazel'in kızı. Aradaki fark kaçınılmaz, anlatabiliyor muyum? Bu vesileyle bir konuyu da netliğe kavuşturmak isterim: Matmazel Deniz DeCourton'a olan hayranlığım iyi bilinen bir hakikattir. Öyle ki zaman zaman Bihter'e ayar verişinden bile büyük yükselmişliğim vardır. Matmazel Deniz'in bana göre tek ve ölümcül hatası Nihal Ziyagil'i 12 yaşını geçmesine rağmen hâlâ seviyor olmaktır. Fakat ben bu hatayı affettim ve kendisini hep idolüm yerine koydum. Ta ki yeni Matmazel'i tanıyana kadar. Yeni Matmazel, Matmazel Deniz'le aslında içten içe hep hissetmiş olduğum kan uyuşmazlığımızı kabak gibi ortaya çıkardı. Tamam hayranım, ama o zerafet ve süzülmüşlük, ne yalan söylemeli bana biraz fazlaydı. Şahsiyetimin o sinsi ve HALK tarafı susuz kalmıştı, fakat yeni Matmazel ile -ki bundan sonra kendisinden sadece ”Matmazel” şeklinde bahsedeceğim- ben de artık temsil edilmenin mutluluğunu yaşıyorum. ”Vallaha sinir oldum ha!” Evet Ma'mazel, ben de çok sinir oldum, hem kaltak Simay'a hem o cır cır ağlayan Zeynep'e!
Kızılay mı Dağıttı Bu Kazakları!
Bu arada bu blogda yerin dibine girme sırası ilk defa DG'nize geldi sayın okurlarım. Simay'la pişti oldum allah belasını versin! Bütün bölüm benim kazağımın kırmızısından giydi ayı. Koton'da indirimden almıştım, nasıl içime doğmuşsa günlerce dedim ben bunu geri vericem. Ama bana iyi oldu, vicdanıma kulak vereceğime gittim o arkadaşımın lafını tuttum bana müstahak. İnşallah sen pahalısından almışsındır kaltak Simay. Vallaha sinir oldum ha!
Ebru Hanım'ın küçük sahnesinde bir şeyi farketmeden edemiyciim: Hale Soygazi ne ara Lale Mansur'a bu kadar benzedi? Gerçekten, bi baksanıza. Bu insanlar yaşlandıkça suratlarına bir şey mi yaptırıyor acaba, yoksa demokratik haklara destek veren sanatçı tipiyle ilgili bir şey mi? Eski filmlerdeki gibi; Hale, Lale, Jale.
The Economist Açıkladı: 'Bizce MAKARA Batar'
Güney de Sinaner'lerle takılmaya başlayalı kendi kulvarında ilginçlikler göstermeye başlamış, hoşuma gitti. Yalnız bebişim, sen o adını Kuzey'in bulduğuna -na şuraya yazıyorum- adım kadar emin olduğum dandirik girişiminle Sinaner Holding'de bir gün sıranın sana da geleceğini nasıl zannedebilirsin? Bir kere ne satıyonuz siz ya öyle dönerli mönerli? Küçücük kutularda pişiriyosunuz? Benim gıda sektöründe en sevmediğim şey, çok bir matahmış gibi beyaz eldivenli insanlar tarafından yavaş hareketler ve minik porsiyonlarla sunulan sokak mamülleridir. Sanki altın tartıyosun... Tezgâhta bol bol olacak bir kere, ucuz havası verecek, adam tutup hop diye uzatacak, ne öyle mıy mıy... Bu haliyle bu girişim katiyen tutamaz, o kırmızı-beyaz çizgili önlüklere rağmen iki aya kalmaz topu atar. Barış'la Banu Kanada'dan gelen paraları sayarken Güney sen de "SIRAM GELECEK LAAN!" diye bağrınıp durursun.
Kuzey, Kuzey, Kuzey... Şu hayatın bir kenara ittiği mert çocuk ayaklarını bir bıraksan, seninle Cemre'nin düğününü elimle yapacağım inan olsun. Ama telefonu parmağıyla kafasına dayayan bir adama sevgi beslemek ağırıma gidiyor. En halk halimde bile bu hareketine ısınamıyorum anladın mı, o huyu bırakacaksın. Ayrıca delikanlılıkla su katılmamış bir gerizekâlı olmak arasındaki ince çizgiyi hepten yok etmeden ayrı bir eve çıkıp babandan kurtulmanı salık veririm güzel kardeşim.
Sizlere gelince Yöreoğulları, beni şaşırttınız ve sizde hâlâ iş olduğunu gösterdiniz, tebrik ediyorum, gözlerinizden öpüyorum. Auf wiedersehen!
Bu arada bu blogda yerin dibine girme sırası ilk defa DG'nize geldi sayın okurlarım. Simay'la pişti oldum allah belasını versin! Bütün bölüm benim kazağımın kırmızısından giydi ayı. Koton'da indirimden almıştım, nasıl içime doğmuşsa günlerce dedim ben bunu geri vericem. Ama bana iyi oldu, vicdanıma kulak vereceğime gittim o arkadaşımın lafını tuttum bana müstahak. İnşallah sen pahalısından almışsındır kaltak Simay. Vallaha sinir oldum ha!
Ebru Hanım'ın küçük sahnesinde bir şeyi farketmeden edemiyciim: Hale Soygazi ne ara Lale Mansur'a bu kadar benzedi? Gerçekten, bi baksanıza. Bu insanlar yaşlandıkça suratlarına bir şey mi yaptırıyor acaba, yoksa demokratik haklara destek veren sanatçı tipiyle ilgili bir şey mi? Eski filmlerdeki gibi; Hale, Lale, Jale.
Güney de Sinaner'lerle takılmaya başlayalı kendi kulvarında ilginçlikler göstermeye başlamış, hoşuma gitti. Yalnız bebişim, sen o adını Kuzey'in bulduğuna -na şuraya yazıyorum- adım kadar emin olduğum dandirik girişiminle Sinaner Holding'de bir gün sıranın sana da geleceğini nasıl zannedebilirsin? Bir kere ne satıyonuz siz ya öyle dönerli mönerli? Küçücük kutularda pişiriyosunuz? Benim gıda sektöründe en sevmediğim şey, çok bir matahmış gibi beyaz eldivenli insanlar tarafından yavaş hareketler ve minik porsiyonlarla sunulan sokak mamülleridir. Sanki altın tartıyosun... Tezgâhta bol bol olacak bir kere, ucuz havası verecek, adam tutup hop diye uzatacak, ne öyle mıy mıy... Bu haliyle bu girişim katiyen tutamaz, o kırmızı-beyaz çizgili önlüklere rağmen iki aya kalmaz topu atar. Barış'la Banu Kanada'dan gelen paraları sayarken Güney sen de "SIRAM GELECEK LAAN!" diye bağrınıp durursun.
Kuzey, Kuzey, Kuzey... Şu hayatın bir kenara ittiği mert çocuk ayaklarını bir bıraksan, seninle Cemre'nin düğününü elimle yapacağım inan olsun. Ama telefonu parmağıyla kafasına dayayan bir adama sevgi beslemek ağırıma gidiyor. En halk halimde bile bu hareketine ısınamıyorum anladın mı, o huyu bırakacaksın. Ayrıca delikanlılıkla su katılmamış bir gerizekâlı olmak arasındaki ince çizgiyi hepten yok etmeden ayrı bir eve çıkıp babandan kurtulmanı salık veririm güzel kardeşim.
Sizlere gelince Yöreoğulları, beni şaşırttınız ve sizde hâlâ iş olduğunu gösterdiniz, tebrik ediyorum, gözlerinizden öpüyorum. Auf wiedersehen!
1 yorum :
Haha cok begendim yazini eglenerek okudummm. Bende sevmiyorum o zeynebiiii :)
http://zeysfashionroom.blogspot.com/
Yorum Gönder