24 Ocak 2012

Koyu Kırmızı ve Canım Fakirler


İlan ediyorum: Zengin dünyası lanet olsun sana, çünkü sen de  annene lanet etmişin!!!
Arkadaş, 3 haftadır hiç sektirmeden Koyu Kırmızı'yı izliyorum, benim gibi adanmış bir zengin aşığını bile surata tükürecek kıvama getirdiler, vallahi pes.

SAMOĞLU HOLDİNG AŞ.
Yine bir holding, yine bir pislik yuvası. O upuzun gökdelene bak bak bitmiyor ama içinde insan olmadıktan sonra n'apayım gökdeleni. Zaten gökdelen uzun ama Samoğlu Holding 4, 5, 6. kattaymış. Ne işle meşgul olunduğu elbette malumumuz değil, olamaz da. Ben size bir şey diyeyim mi, bunların işi gücü hep bir laf oturtmaca, kuyu kazma, bir kurtluk, bir gerilim... 

Laf Sokma Başkanı Bedriye Samoğlu ile Çirkef İşler Genel Müdür Yardımcısı aka. Pislik Mahir. Bakın dikkat ettinizse küfür kullanmıyorum, neden çünkü benim dünyam da fakirlerinki gibi sevgi dolu ve naif. 

- Sunumu sen yapacakmışsın öyle mi?
- Evet. Ama siz yapmak isterseniz...
- Yo hayır, yok öyle bir niyetim. Hatta girmeyi bile düşünmüyorum.
- Peki, onlar sizi görmek isterse?
- O zaman bir yerlerde hata yapmışsın demektir, değil mi?

Biri anası, biri nişanlısı; e bunların içinde Özgü Namal tabii ki bir mal olur. İstanbul'un kimbilir hangi aşırı pahalı semtinde hangar gibi bir teras katında, minik kedisi Gölge ve pembe Vespa motosikletiyle oturan Ümit Samoğlu, aynı zamanda devlet hastanesinde yatmaktan da gocunmayan, iyi kalpli bir pirenses... ”Hangi sezgilerin anne ha, seni-25-en-başarılı-iş-kadınından-biri-yapan o sezgilerinle mi!” Evet canım o sezgileriyle. Mahir'in sinsi bir köpek olduğunu hissetti kadın, kızını vermek istemiyor. Gerçi ben artık her hazır cevap insanı müthiş bir beyin zannetmemeyi öğrendim. Gözüm açıldı artık arkadaşlar. Ümit'le Mahir'in arasını bozması beklenen komploya bak: Akıllı geçinen Bedriye Samoğlu, Mahir'i tuttu, holdingin Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı yaptı. Kızla ilgilenecek vakti mi olmayacakmış neymiş... İstediği kadar deli deli baksın, bayağı saçma ya bu plan, kusura bakmıycan artık Bedriyeanım.

Holdingin henüz ancak iki numarası olmuş olabilir ama pisliğin bir numarası elbette Mahir. Sebep ise Mahir'in gerçek bir zengin değil, hırstan gözü dönmüş eski bir fakir olması. Böyle adamın kumar borcu da olur, tekinsiz eşi dostu da olur, yardım isteyeni kapısından da kovar. Çünkü onun fıtratı o kadar. Kumaşı bozuk. Yeri iyi değil.

Yırtmayı değil, insanca, kardeşçe ve fakirce yaşamayı seçen karşı-örnek için bakınız Cemil ve mahalle dünyası. Bu dünyada ahşap evler var, böbrek hastası bir kardeş var, duvar kağıtları, el örgüsü battaniyeler, iskandinav koltuk takımları, insan ne zaman dara düşse yetişen dolmuşçu arkadaşlar ve bir adet de üç kız kardeşli ev var. Bu kız kıza'lar ne işe yarıyor hiç anlamadım, biri Cemil'i seviyor; terbiyeli efendi bir kız, en büyükleri olan hanım anne figürü, öbürü de lise son sınıfta okuyan genç irisi  bir kızcağız. Hoş, kalplerimizi ısıtıyorlar ya, az şey mi be okurlar?

Bu küçük insanların büyük dünyasını sevmeyi  sen de öğreneceksin Ümit. Zaten hastanedeki hemşireye eve gidip kocasına yemek hazırlamak yerine kendi için bir şeyler yapmak, sinemaya gitmek mesela, şeklinde verdiğin akıllardan anladığım kadarıyla bağımsız bir birey olmanın çok gerizekalıca bir biçimini icra etmektesin. Bu ayakları bırakacaksın, evini satıp mahalleye taşınacak, Cemil'e bir eş, kardeşine bir abla olacaksın. Ben seviyorum fakir. Sen de seveceksin.

Sevgilerimle,

Fakirin dostu D.G.

2 yorum :

Adsız dedi ki...

küçük kızla yakışıklı polis arasında bi şeyler mi olacak, ben onu anlamadım asıl..

deniz dedi ki...

tabiysi de bir şeyler değil çok şeyler olacak çünkü o da sonuçta MERT bir memur.