Not: Bu dosya Seren Serengil içermez.
Ben safariyi hep eskiden İngilizlerin, hani o lordların filan olduğu zaman, günümüzde ise şişko, pembe ve yaşlı Amerikalıların gittiği bir şey olarak düşünmüşümdür. Ne kadar büyük bir hata. Bizim pop tarihimiz halbuki, safarici ve egzotikçi dolu. Şimdi, var mısınız sizlerle kısa bir gezintiye çıkalım?
- Keklik türküsünü bilin mi gardaşlıh?
- Çaaal....!
- Keklik türküsünü bilin mi gardaşlıh?
- Çaaal....!
Pınar Aylin - ”Adam Olaydın”
Safarinin ülkemizdeki erken temsilcilerinden. Tam olarak safariye değil de Mısır'a geziye gidiyor sanırım. Arkada modern dans yapan peştemallı erkekler ve kum tepeciklerinin üzerine bir güneş gibi doğan Pınar Aylin... Aynı 'Çölde Çay' filmi gibi. Hoş, Pınar Aylin'in hanımefendilikten bir an olsun ödün vermeyen, bir tabak kadar ölçülü suratına bakıp da o filmdeki sapıklıkların binde birini yaptığını hayal etmek aşırı güç. Diğer yandan, Pınar Aylin eğer gerçek bir hanımefendi olsaydı, şu aşağıdaki iğrenç köylü varoş sözleri de yazmazdı:
Adam olaydın da beni alaydın ya,
Dedim o yare,
De hadi git işine,
Adam olaydın da beni alaydın,
Dedim o yare
DEHADİ ÇEK GİT!
Tükürür gibi, çok affedersiniz ”Siieeh yürügit!” der gibi. Ve hiç öyle 90'larda olmasını istediğimiz gibi cinsel özgürlüğünü ilan etmiş modern bir kadın değil :/ Gerçi ben kime konuşuyorum, Pınar Aylin sonuçta bir başka şarkısında da ”Sonlara VARAM yar*” demiş birisi.
*Çev: ”Sonlara varayım sevgilim”
Aşkın Nur Yengi - ”Gel Yabani”
Adam demek yabanilik etmişse, çok sokulmamışsa Aşkın Nur'a, bunlar sen kalk ”yabani” kelimesini ilk anlamıyla al? Bu klip daha Amerikan tarzı; macera, ter ve kas ihtiva ediyor. Ama safarinin hakkını veriyorlar doğrusu, respect'i verdim. Bir ekip olarak, yüzlerine boyunlarına mataralarca suyu çarpa çarpa adamın peşine düştüler. Ormanlarda yattılar, tavuk kesip yediler. GPS'li yabani bulma dedektörü ise Telefunken. Klibin bir de küçük sürprizi var değerli okurlar:
Makiko-Saaan...! |
Hakan Peker - ”Ateşini Yolla Bana”
Hakan Peker burda çöle, ormana gitmiş olmayabilir, ama sonuçta gözlüklü bir arkeolog ve jipi de var; bugün Efes antik tiyatrosu, yarın öbür gün firavunun mezarı. Bu meslek böyledir işte dostum, macera seni nereye götürürse... Hakan Peker'in bu efendi görünümü ise sadece olası bir macera durumunda iyice kaplan kesilsin diye. Biraz kontrasta çalışsın aklınız. Gerçi Efes'ten de kralın hazinesi çıkacak değil ya, Hakan'ın bulup bulacağı iki çanak parçası.
Hülya Avşar - ”Aradın mı”
MODERN SAFARİ. Ve tabii ki Hülya Avşar; ondan başka kim bu egzotik konsepti İstanbul'a getirmeye cüret edebilirdi? Bu arada safarinin tam olarak ne olduğu konusunu iyice sulandırdığımın da farkındayım, fakat o HAYVAN GİBİ jiple çıkılan sınırları muğlak görevler, deri kostümler... Geyik avlamıyormuş, bu mu yani sorun!
Sertab Erener - ”Dım Dım”
Demek ki nedir? Yeterince yogi yapar ve yeşil çay içersek, hepimiz birer Mrs. Brown olabiliriz... Be kadın, senin ne işin var Doğu illerimizde otantiklik peşindesin? Mardin mi orası, neresi...
Peki sen ne zaman Mardin'de iç yolculuğa çıkacak kadar Batılı oldun my dear? Bizim hanım sapsarı saçlarıyla kına sürdürüyor. Çıkmış tepelerde dansediyor, kasabanın delisi. Cesaretin varsa git aynısını Sultanahmet Camii'nin merdivenlerinde yap. Ama yoo, ”İstanbul” şarkısının klibinde fotoğraf çekilirken kafaya verilen 45 derecelik açı'nın kusursuzluğu ile müthiş oturaklısın. Sahtekâr.
Onu bunu bırakın da sayın Sertab Erener, düpedüz Rafiki'ye benzemişsiniz, belirtmeden geçemen.
İşte görün bakın, egzotizm tarihimiz tee piramitlerden başlıyor, kaçak çayda son buluyor. Bundan sonra artık kimse de kalkıp kendini kumlara, ormanlara atmaz sanıyorum, devir Lale Devri. Zaten ne işiniz var sanatçı arkadaşlar, metropolün suyu mu çıkmış? Bakın size Amerikan taşrasından sesleniyorum, buralar gerçekten çok sıkıcı.
Siz de kendinize iyi bakıyosunuz sevgili dostlar, yerinizin yurdunuzun kıymetini biliyosunuz. Hadi bye.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder