31 Ağustos 2010

Bihter Allahını Seviyorsan O Lensleri Çıkar!

Tamam, Fatmagül'ü izlemicem dedim, umurumda değil dedim. Ama şu dönen fragmanı bir saniye bile eksik izlemeye tahammülüm olmamasından anlaşıldı ki en azından ilk bölüm izlenecek. Ha, tükürdüğümü ilk yalayışım sanıyorsan sen de avucunu yalarsın sevgili okur. Bir okurum "Tarafsızlık ilken nerde?" diye sormuştu, işte bende bir o yok, bir de tutarlılık hak getire.

28 Ağustos 2010

Sigara İçişine Kurban Olduğumun Madison'luları

İlk sigaramı 7 yaşındayken bize temizliğe gelen Zuhal'in elinden içmiştim. Sigarayı ağzına öyle bir götürüşü, eksik dişlerinin arasından dumanı öyle bir üfleyişi vardı ki, 1.50 cm boyunda, minik bir fıçı olan kadın o an gözümde neredeyse cool biri olup çıkardı. Bir gün dedim ki, "Zuhal Teyze bana da versene." Verdi. Sevmedim tadını, deli gibi öksürdüm. Zuhal gülüyordu, "Ver hadi, geri ver" diyordu, "Vermem!" dedim. Zuhal içerken o kadar güzel görünüyordu ki, tadı mutlaka çok iyi olmalıydı. Kesin ben anlamıyordum ve sebat etmem gerekiyordu.


Mad Men de tam bir Zuhal bence.........


19 Ağustos 2010

Küçük İbo ZARA'da Stil Danışmanı Olabilir mi?

Evet, sonunda bu da oldu ve hardcore bir 90'lar modası kapımıza geldi dayandı. 90'ların insanlık tarihinde unutulması gereken elim bir hata olmasına rağmen hem de. Anlamıyorum ki tekrarlamak için bunca hevesli olunması niye? Tehlikenin sinyallerini almaya başlayalı epey olmuştu zaten, fakat geçtiğimiz hafta ZARA'da onu görünce artık anladım: 90'ların elinin uzandığı yer benim muhafazakar çekincelerimi çoktaan aşmıştı. 

İŞTE O:

17 Ağustos 2010

STV'nin Bruce Willis'i: SALİH

Bu sıcaklarda STV izlerken çok nostaljik duygular yaşıyorum sevgili okurlar. Yazın, daha evimizde klima yokken  ve apartmanda, hatta bütün sokakta sadece biz kalmışken televizyonda izlediğim şeyleri hatırlatıyor bana. Ulan okur! Loser mıyım yoksa ben?

STV izlemek bir teslimiyettir. Anteni çamaşır ipi de yapsam en iyi çeken kanal olmasına, çarpık mantığına rağmen insanı kilitleyen olay örgüsüne, fareli köyün kavalcısı gibi dayadığı durmak bilmez arka fon müziği ile insanı 'ipnotize edebilme kabiliyetine karşı koşulsuz bir teslimiyet. Şayet bu anlattıklarım içinizde bir tele dokunduysa, O'nu tanıyorsunuz demektir.