22 Mart 2011

Tomris Giritlioğlu'nun Yeni Şeysi: 'Her Şeye Rağmen'


Arkadaşlar. N'aber?

Tomris Giritlioğlu'nun 1940'larda geçen yeni dönem dizisi Her Şeye Rağmen'i izledim. Baştan şunu söyleyeyim ki, bence Ay Yapım ve Ece-Melek Yöreoğulları birse, Tomris Giritlioğlu ikidir. Marka olmuştur, saygın bir ismi vardır, respect. Ayrıca kendisinden biraz da çekinirim. Zaten ben hayatımda iki Tomris tanıdım, ikisinden de korkuyorum. Tomris Giritlioğlu'nun daima karalar içinde gezmesi ve hep soğukkanlı bir seri katil gibi konuşması hadi belki tesadüftür, diyelim ki özünde şeker gibi bir insandır. Ya Tomris Oğuzalp'in Teyzem filminde Müjde Ar'ın pasif işkenceci annesi rolüyle bünyeme travmalar geçirttikten sonra üstüne bir de Küçük Besleme'de Lamia'ya ettiği eziyetlerle örselemesine ne diyeceğiz? Bu da mı tesadüf ha?

Sonuçta karmaşık saiklerle de olsa, Tomris Giritlioğlu'na epey saygı duyarım. Demokrat Parti'yle, dönem dizileriyle falan bir miktar kafayı bozmuş olabilir, olsun. Fakat bu sıkıcı diziyi izledikten sonra anladığım kadarıyla, Tomris Giritlioğlu efsanesi diye bir şey kalmamış arkadaşlar, bitmiş.

This is Leyla.
Tomris Hanım her şeyden önce size bir şey sormak istiyorum: Siz ki, Ramazan pidesi genişliğinde bir yüze sahip olsa da Tuba Büyüküstün'ü keşfetmiş, hâlâ yasını tuttuğum biricik Bihter Ziyagil'imize can veren Beren Saat'i yıldız yapmış bir insansınız. Lütfen elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin; Tomris Hanım allah aşkınıza, o kız ne? Bu deve gibi boy, bu yayla gibi ağız, bir şey soracağım, siz yoksa Cameron Diaz'ı da mı beğeniyorsunuz? Yok arkadaşlar, bu kez güldürmedi...


Ayrıca, tam Leyla'nın dizide zeka geriliğinden muzdarip olduğuna kanaat getirmiştim ki, "Ben İstanbul'da tıp okumak istiyorum babacığım." cümlesiyle büyük bir şok geçirdim. Oha, bu kazık kadar koca kadın liseden yeni mi mezun olmuş, 18 yaşında mı? Ayol buna kim inanır! Genç irisi desen, Kuzey Avrupa'da böylesi görülmemiştir. Besleme ablası kendi evine taşınmak isteyince "Sen gidersen saçlarımı kim okşayacak?" dedi, ayı. Tuhaf duruyor kardeşim, yapmayın şöyle şeyler.


Zaten bir dizide "...güzel ve uçarı bir kızdır." tanımını gördün mü oraya hiç bulaşmayacaksın, yine bilemedim. Bu kız uçarı değil, vallahi bildiğin su katılmamış bir gerzek. Bence  karşılaştırmak gerekirse Serena Van Der Woodsen, Leyla'nın yanında entellektüel olarak bayağı gelişmiş bir şahıs olarak kabul edilmeli. Yahu, 1.80 boyunda fazla gelişkin bir insansın, adamlara bildiğin göz süzüyorsun, her türlü flört sende, ileride çılgınlar gibi sevişeceğin adamdan da ilk görüşte nefret ettin çünkü biraz Gülşen Bubikoğlu stayla'sın, ona da tamam, peki ama hiç utanmadan "Aşk nasıl bir şey dadı?" sorusunu nasıl sorabilirsin? 

This is Memet.
Esas oğlan dersen, o ayrı manyak. Dizideki bütün mesele, Memet'in çocukken babasını suçsuz yere idama mahkum eden hakimi büyüdüğünde tekrar bulup şehirde bir takım hesaplar peşine düşmesi, bu arada da hakimin biricik kızı Leyla'ya aşık olması. (Ulan 6 kişilik senaryo ekibiniz var gördüm, yaza yaza bunu mu yazdınız?) Şimdi, çocukken olayları kavrayamamak normaldir, fakat eşek kadar adam olmuşsun hâlâ hakime gidip "Her şeye rağmen, sizi öldürmeyeceğim" demek? Bizim bu mütevazı hukuk sistemimize bu kadar yüklenmek neden? Türk filmlerinde hep savcılar, masum insanları astırmaya azimli gaddar psikopatlar olurdu, burada piyango hakime kaldı. Kardeşim memlekette kanun var. Babana suçu kim yıktıysa onun peşine düş. Engin Şenkan'ı rahat bırak, o zaten yaşlı. Bu arada hakimdeki özgüvene hayran oldum: "Bunca senelik meslek hayatımda hiçbir yanlış hüküm vermedim ben!" Voov, ağır ol dostum yaa. 9 aylık dergicilik kariyerimde ben bile en az 10 yanlış yaptım lan yavaş.

Ayrıca anlamış değilim, bu Memet olacak şahıs niye yüzünde sürekli "Kadın erken çoluk çocuk, hepiniz bana köpek gibi aşık olcanız oğlum" diyen bir ifadeyle geziyor? Bu arada eğer Atatürk filmleri sektörü hâlâ doygunluğa erişmedi diyorsanız yeni bir Mustafa Kemal Atatürk doğuyor olabilir. Aynaya bakarken o da aklından geçiriyordur bence yani. Küçüklüğünü oynayan çocuk ise, oha ne kadar güzeldi, niye büyüdün piç kurusu ağzına çarpayım senin.

Yalnız bir yiğit çıkıp Tomris Giritlioğlu'na şunu söylemeli: "Tomris Hanım, televizyonculuğumuzda baş role güzel insanları koyup ver dublajı yöntemiyle işi kotarmayı biz 2000'lerin ortasında bıraktık." Fatmagül'de Mustafa'nın kusursuz Türkçe'sinden illallah demişim zaten bir de bunlar geldi... Ama dizinin ihtiyar heyeti hoşuma gitti. Hatırla Sevgili takımı, üstüne de Asi'den Nur Sürer transfer edilmiş. Laçin Ceylan da ilk defa kötü kadın olmuş, kızıl saçından ve sırtı tamamen açık bir dul kadın gelinliği giymesinden anladım.

Son olarak, tüm arabaların plakasında "İZMİR" yazıyor da o ne biçim İzmir be hiç deniz kenarı yok? Güzel İzmir'imiz tüm çağdaşlığını deniz havasına borçludur, biliyorsunuz. Antalya, kezâ. Her neyse, bu dizinin pek de gideri yok gibi arkadaşlar. Blogların tamamen açılması için gün sayarken bu da böyle bir anımız oldu. Sevgilerimle TV benim canım komünitisi, xoxo.

8 yorum :

G. Fisek dedi ki...

Sevgili Deniz, sana laflar hazırladım. Lakin şu an itibariyle o kadar vakit yok. Her şey tamam, Leyla'ya bu kadar yüklenmeyecektin sevgili dostum. I'll be back.

deniz dedi ki...

bekliyorum. ama elin vicdanında olsun.

isolde dedi ki...

sevgili deniz, seni ben, beni sen sanıyorlar, bir sürü mesaj alıyorum asdfghjghj.
Leyla da o kara delik kadar ağzıyla Batman'in yeni filminde Joker'in beyin özürlü kardeşini oynayabilir.

Sevgilerimle, İ.Ziyagil

Cansu dedi ki...

Çakma Don Draper'a da bir şeyler giydirmişsindir dediydim, ama not düşmeye gerek dahi duymamışsın. E normal.

deniz dedi ki...

isoldee! resmen popüler kültür buluşması bu, çok awesome bi durum değil mi? asıl ben sevgilerimle, respect.

deniz dedi ki...

ohooo cansu, her briyatinle gezen dönem dizisi adamına, siyah saçlıya, ve köşeli çeneliye, ve sert bakışlıya, ve dik duruşluya... oha benziyomuş be. ama don draper izlerken benim aklımın ucundan bile geçmedi, çünkü maalesef ruhu yok.

Deniz dedi ki...

Aaa isoldeylen siz ayni kisi degil misiniz? bak iki gozum onume aksin oyle saniyordum ben?

deniz dedi ki...

yoğartık deniz kemal sen de mi bee :)