4 Temmuz 2010

2010 Sezon Değerlendirmesi #3 GOSSIP GIRL: Serena Aklın Yerinde Mi Canım?





















Kardeş Serena'ya bir haller oldu. Serena, are you okay?


Değerli okurlar, neden Gossip Girl izliyoruz? Çünkü çok iyi. "Herkes her an herkesin arkasından iş çevirmelidir, ayrıca da yatakta ayıp olmaz."

Gossip Girl'ü sonradan keşfetmiş biri olarak bu sınır tanımazlıktan o kadar etkilendim ki, bunu hiç de takdir edemeyecek ortamlarda insanlara baş harfleriyle seslenerek espriler yapmaya çabaladığım, daha önce burun kıvırdığıma üzüntümden evin içinde "What the fuck was I fucking thinking, fuck o geçen günlere" diye diye dolaştığım bir dönem oldu evet. Özellikle 2. sezon için bu böyle. Hatırlayalım: Özünde benim gibi bir blogger olan Gossip Girl ortalığı kasıp kavuruyordu, Blair the Master of Kumpas zıvanadan çıkmıştı (respect), orta sınıfın direği Dan Humphrey hocayla yatan öğrenci olma şerefine erişmişti, Serena nezarete düştü, sonra anneye kafa tutucam diye İspanya'ya çekti gitti, falan filan. Aynı CNBC-e reklamlarında dediği gibi: "Gençler çıldırmış olmalı"

Peki 3. sezona gelince ne oldu bu çıldırık gençlere? Herkes üniversiteye başladı, bir önceki sezon kavuşamayanlar şükür kavuştu ve her şey bir anda inanılmaz sıkıcı bir vaziyet aldı. Gossip Girl bile bizimkilerden malzeme çıkarıp da ortaya bir bomba atamıyordu, safi üst ses olarak kalmıştı. Bu ortamda tabi ki aşırı olmayı beceren öne çıkacaktı, ve gözümüze iki isim çarpıyordu: Jenny Humphrey ve Serena Van der Woodsen. 








Şimdi, sonradan servet ve statüye kavuşan bir genç kız olarak Jenny'nin her yaptığını tasvip etmedik. Mamafih tuttuğunu koparan, karakterli duruşunu, kimseye eyvallahı olmayışını bayağı takdir ettik. Ya bir kere, Jenny olmasa resmen Serena'nın insafına kalmıştık arkadaşlar, bu küçük kafalı ama koca yürekli kıza yatıp kalkıp teşekkür etmemiz gerek. Sezon sonunda diziden çıktığı için şahsen çok üzgünüm. Kendisi gerçek hayatında rocker olacakmış. Jenny buradan sana sesleniyorum: Geri dön buralar sensiz çekilmez diyorum kızım!


Serena ise bilmeyenlerin "Gossip Girl o sarışın kız mı?" dedikleri, bildiğin başrol oyuncusu. Akıllı olması gerek. Ama koca bir sezona damga vuran yegâne  hususiyeti resmen aptallığı oldu. Yaşananlardan bahsetmeden önce Serena'nın yaz tatilini babasını bulmak için Avrupa'da geçirdiğini not düşeyim. Avrupa derken nereden bahsediyorlar acaba? Biri bana Avrupa deyince benim ufkum "Fransa, İtalya, işte oralar" kadarına yeter. Her neyse, döndük, yeni bölümlere başlayacağız, derken bizim kız "Zor bir yıl geçirdim, kendimi bulmam gerek, ben bu dönem Brown'a Mrown'a gitmem arkadaş" der ve haydaa. Takip eden olaylar dizisinde Serena'nın temel olarak iki olayı var:


1) "Gerçek bir erkek delisini başıboş bırakırsan ne olur?"
Carter Baizen: Herkesin piç diye yaka silktiği bu çocuk, Serena'ya babasını bulmak için yardım ediyordu. Babaya ulaşılamadı ama ikili arasında hoşuma giden bir yakınlaşma oldu. İşler güzel gidiyordu, derken Carter'ın eski hesapları yakasını bırakmadı ve nikah masasında kalbi kırık bırakılan bir kızın ailesi gelip çocuğu zorla uzaklara götürdüler.
Trip Van der Bilt: Nate'in kuzeni olan bu insan Serena tarafından gerçekten ayartılan bir meclis üyesi. Buna karşın, sanki sonradan evlenmiş gibi Serena'yla ilişkisini sakladığı için bizim kız tarafından sert bir şekilde terk edildi. 
Nate Archibald: Ofkors. Ekürideki her kız Nate'le en az bir kere çıkmalıdır. Bu yakışıklı fakat düz oğlan da efendilikten kaybetti ve sürekli lafın altında kalmak suretiyle sonunda Serena tarafından çok haksız olduğuna inandırılarak terk edildi.
Dan Humphrey: Serena tam malın gözü, Nate'le işler sarpa sarınca hemen bir Dan'e sokulmaca. Ama bu iş muallakta kaldı, Serena yaz tatiline çıkınca oğlan kafasının karıştığıyla kaldı.


2) Father issues
Bu kız niye böyle oldu, al işte bu yüzden. Şimdi Serena'nın babası kız küçükken onları terk edip gitmiş tamam mı? Bu sezon ansızın ortaya çıktı, ama adamın niyeti bozuk. Bir başka sümsük olan Rufus'la evli bulunan eski karısını geri kazanmak için bir takım çirkin entrikalar falan. Peki Serena ne yaptı? Bir kere şu gerçeği kabul edelim: Serena'nın nüfus yaşı 19 olabilir ama sosyo-ekonomik yaşı 24. "Rufus gitsin babam gelsin" demek yakışıyor mu? "Baban dolandırıcı senin kızım" diye bas bas bağıran arkadaşlarının hepsine kulak tıkayıp erkek arkadaşına yol vermek? Saç baş yoldurdun Serena, yeminle yordun. Aptal mısın evladım sen? Vallaha aptalsın.

Her şey bir yana, beni esas çıldırtan şu: Koca bir yıl hiçbir meşgalesi olmayıp bu saçmalıklar peşinde koşan bu insan evlâdı sene sonunda neye karar verdi? Çok yorulduğuna ve yazı Paris'te geçirerek kafa dinlemesi gerektiğine. E bütün sene yaptığının adı neydi yavrucuğum? Salak, yemin ederim gerizekalı bu çocuk. 

Bazen düşünüyorum, acaba Serena'nın aklı hep bu kadardı da ben mi göremedim? Yine de gelecek sezondan umutluyum. Serena'nın Brown'da okumaya niyetinin olmadığı anlaşıldı. Gelir o da yakınlarda bir okula başlar artık herhalde, allahım inşallah. Yoksa bu kızın gidişi gidiş değil. B. de NYU'dan Columbia'ya transfer olarak kendi ortamını buldu artık onu kimse tutamaz diye düşünüyorum. Chuck da ölmemiştir be, döner gelir gene evimizin vampiri. Coşmalı günler istiyorum Gossip Girl bunu böyle bil. Hadi öpüyom, eksoekso.

5 yorum :

kesik dedi ki...

Affedersiniz efendim ama Gossip Girl hayatımda gördüğüm en kötü o kadar kötü dizilerinden biri ki, şu yazdıklarınızın başka bir diziyle alakalı olduğunu zannettim.

Dekadant entrika zortlatmasına mistik üst ses verince yine zortlatma olduğu kanaatindeyim, hiçbir şeycikler de kurtaramaz o zortlatmayı... efendim.

deniz dedi ki...

Niye öyle diyonuz gı, Antonioni çok mu iyi? Ha, ama siz Canım Ailem'ciydiniz perdon.

Adsız dedi ki...

gossip girl bu yıl baya halüsineydi haklısın.
serena'nın aplattığı yanında ciddi iletişim problemleri olduğunu düşünüyorum keşke ilşkisi ile ilgili her önemli konuşmayı koridorlarda yada ayaktayken yapmasa hepsi ne olup ne bittiğini adam gibi sümsük sümsük anatsalar. Ama anlatmazlar yoksa sorun çıkmazdı zaten. Dizinin devamlılığının buna bağlı olduğunu görmek çok canımı acıtıyor. Bana yeni bir bakış açısı katabilir misin? Bu şekilde izlemeye katlanmak çok zor.
Öte yandan sürekli atarlarda olan serena insanlarla olan 5'er saniyelik konuşmları dışında ne yapıyor kafamda canlandıramıyorum bile, sonuçta yine amerika işsizler ordusuna kayıtlı... Serena aptallaştı da biri açıklasın bu kızın kardeşi aylarca neredeydi? Yazıktır günahtır kaç yaşında çocuk kaç kahvaltısı atladı gözümüz önünde sosyal hizmetlerin acilen el atması lazım.
jenny'nin gidişine sevinişim ise beşir'in ölümüne olan hislerim ile yarışacak senin görüşlerinden ise bir o kadar ayrılacak vaziyette.
öperim

deniz dedi ki...

sevgili adsız sen öyle diyorsun ama eric'i de promote eden jenny'ydi. şimdi kız da yok, düşün öğle yemeklerinde çocuğu görsek şanslıyız. neyse ama, anlıyorum, jenny'yi sevmek biraz matmazel'i sevmek gibi, ki son güne dek matmazel'e sevgimi saygımı korumuş biriyim. son gün ise defterden caart diye sildim.

dizideki sürekliliğin bahsettiğin iletişimsizliğe muhtaç olması tam bir canım ailem mantığı olup, allah bin belasını versin. işte katabileceğim bakış açısı ancak bu olabilir. daha sen bekle serena dan'le çıkarken ne andavallıklar yapacak acaba?

bir de adsız: kendimi sana yakın hissettim ve bu kimliksizlik kalbimi kırıyor, anladın mı kalbimi.

Adsız dedi ki...

deniz, adsız bence sensin! bu kadar benzerlik olamaz
adsız (2)