8 Haziran 2011

Yine Beni Yendin STV!


STV'nin ne kadar muhteşem bir kanal olduğunu söylemiş miydim? Öyle çünkü.
Bu kanalda "Kollama" diye bir dizi var. Dün rastgeldim, Salih'i görürüm belki diye biraz bakayım dedim. Salih'i ne yazık ki göremedim ama hayran kaldım arkadaşlar, resmen fasine oldum.
Düne dek ben Kollama'yı böyle inançlı insanların birbirlerine destek olduğu, sıcak hikâyelerle bezeli bir dizi sanırdım. Behheeey, Deniz, kızım naif sensin beze de sana girsin. Ya arkadaş, yemin ederim hiçbir şey anlamadım. Solo testte affedersiniz 4 piyon  ("Kurnaz) bırakacak denli gelişkin olan zekâm bu kadar katmanlı bir hikâye ve böylesine karmaşık bir olay örgüsü karşısında çaresiz kaldı. Bakın gördüğümü anlatıyorum:

Öncelikle diziyi açtığımda karşımda Başbakan denilen bir adam buldum. (He ya, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Amerikan Başkanından neyi eksik; Hollywood gibi, negzel.) Baktım, the Başbakan bir gecekonduyu ziyaret ediyor, evin sakinlerini dinliyor. Mahallede insanları etki altına almak için kafasına göre ayet uyduran bir takım pis herifler varmış onu öğrendim. 

Sonra bodrum gibi bir yerde elleri silahlı insanlar ortaya çıktı. Necip adında, bıyıklı pofpof bir adamı ve iki çocuğunu oğlunu rehin almışlar. Bu noktada hayatıma Pikeas diye bir kavram girdi. Örgütün başındaki kadın, saçları ağarmış, külyutmaz görünümlü bir adama telefonda dedi ki, "Pikeas'ı geri verin yoksa Necip de çocukları da ölür" Külyutmaz adam düşündü, "Allah allah biz Pikeas'ı ne zaman kaldırdık yahu?" (Pikeas ne lan?)

Sarışın adam
Bu arada Başbakan gecekonduda mayışmaya başladı. Evde bir haller var, herkeste ufaktan bayılma belirtileri mevcut. Güvenlik görevlileri ve korumalar nihayet duruma uyandıktan sonra Başbakan'ı kurtarmak için koşuştururken sarışın bir adam, turuncu tulum giymiş işçi kılığındaki bir diğerine ültimatomu verdi: "O ölmezse sen ölürsün." Tulumlu gitti bir kanalizasyona girdi, bombayı kurmaya başladı.

Efendime silahlı cani kadından Necip ve çocuklarına bir takım tacizler oldu. İşte, yok annenizi de ben öldürdüm de, yok arabasını nasıl da patlattım da, sizi de öldürürüm de... Necip'le çocuklarının da bunları pek olgunca karşıladığını söyleyemem.

Yiit
Bu arada iki genç polis tulumluyu kanalizasyonda buldu, silahlar çekildi, adam yakalandı, bomba imha edildi, Başbakan çok şükür gayet sağlıklı, delikanlı gibi, her şey güzel. Olay yerine külyutmaz adam geldi. Meğer o da polis şefiymiş, durumun özetini aldı. "Neyse dedi, duyurmayalım, seçim öncesi tedirginlik olmasın." (Seçim falan da diyorlar, Türkiye mi yoksa oğlum burası?) Sonra o iki genç polisi kenara çekti, "Pikeas'la sizin bir ilginiz var mı, nerede?" dedi. Bu ikisi epey bir ıkındılar ama külyutmaz hiç külyutmadı ve ikiliden Selim Yaşaran'a benzeyen Yiğit'in kendi özel yerinde Pikeas'ı sakladığını ağızlarından aldı. Ben bu sırada meraktan çıldırmak üzereydim fakat şu sözlerle nihayet gerçeğe ulaştım:
-Bana niye baştan söylemediniz?
-Efendim, kızarsınız diye...
-Canım, ben suçluların yakalanmasına niye kızayım? (Pikeas demek bir suçlu!) Ama ya şimdi Necip'le çocuklarına bir şey olursa? 

Başbakan'ı öldürtmek isteyen sarışın adam var ya, tulumlunun yakalandığını öğrenince epey sıkıldı. "Efendim sıkmayın canınızı dediler, biz de onu sandıkta vururuz." (Temiz bir muhalefet lan!)

Pikeas
Sonunda Pikeas'la tanıştığımda ondan hiç hoşlanmadığımı söylemeliyim. Yılan gibi yeşil gözlü, böyle bıyıklarının uçları sivri sivri, Türkçesi düzgün ama Yunan mıdır Bizans mıdır belli değil... Yiğit'in kendi özel yeri dediği de bildiğin evmiş bu arada. Aldılar Pikeas'ı Necip'e karşılık örgütle takas etmeye... Cani kadın bu sırada o sarışın adama telefon açtı, Pikeas'ı alacaklarını, ama salla amk, en iyisi Necip'i de çocuklarını da öldüreceklerini, bu sırada Pikeas da giderse artık ne yapalım onuruyla ölmüş olacağını konuştular. (Vay şirefsizler) 

Kaya Minik
Bu noktada sarışın adamın ne tür bir muhalefet partisinin lideri olduğu benim en çok merakımı celbeden konu idi. Ve ama yönetmenim izleyicisini çok iyi tanıyor; derhal bir pencere de sarışın adam cephesi için açıldı. Sarışın adam fraklar giymiş, yanında Minik Kaya dedikleri minik, böyle mason kılıklı bir adam ve bir takım tekinsiz kişiler, gizli bir toplantı yapıyorlar. Minik Kaya anlatmaya başladı: "200 yıllık şanlı tarihimizi yeniden canlandıracağız. Önce Abdülaziz'i, sonra da Abdülhamit'i devirdik... Son şanlı devrimimiz ise 27 Mayıs'tır." (Haaaaaaa.... Laikçi şerrefsizlermiş oğlum bunlar!)  Alkışlar koptu, yeminler edildi, demokrasi elden gidiyor arkadaşlar!

Ha bu sırada, Başbakan'ın ziyaret ettiği mahallede başka bir olay oldu. Böyle esmer, "Doğulu" bir şiveyle konuşan bazı adamlar, Başbakan'ın ziyaret ettiği eve geldiler. "Bu oy pusulasını alacaksınız, sandıkta bunu atacaksınız." Bizim garibanlar yok dedi, ı-ıh. Yok bu pusulayı atacaksın, yok ben özgür irademle oy veririm, yok sen karşı mı geliyorsun, yok burası Türkiye... Sonra esmer adamların başı, "Seni Kürdistan yasalarına karşı gelme suçundan infaz ediyorum" dedi, çekti evin babasını vurdu.

Necip ve Pikeas'ın takasının neticesini ise öğrenemedik, bölüm sonu oldu. Yönetmenin adı yazdı: Barış Yöş. Aşk-ı Memnu'nun her bölüm sonunda adını gördüğüm 2. yönetmeni, hey gidi.

Şimdi arkadaşlar, ben bu kaotik olaylar dizisinin karşısında ancak respect diyebiliyorum. 45 dakika sonunda yine birazını anladım da, mesela Kürtleri kim kışkırtıyor onu bir türlü anlayamadım. Laikçileri çok kınadım. Polisime saygı duydum. Kürtlerden tiksindim ve halkım için çok üzüldüm. Sizin de benimle aynı hisleri paylaşmanızı yürekten dilerim. 132. bölüm Cuma günüymüş. Merak edenlerin şu sayfayı ziyaret etmelerini öneririm. 
Sevgilerimle arkadaşlar, sevgilerimle STV.

5 yorum :

deniz dedi ki...

HAYDİ Bİ DAHA...
Bİ DAHA Bİ DAHA...
HEP BERABEEER, SÖYLEYEEELİM!

bay ripley dedi ki...

ahahhahahahaha harikaymis. "laikler"in lideri direkt yalcin kucuk'ten cakma. of gulmekten olebilirim. bunlarin bir de baska dizisi vardi, orada "kurtler" daga kacirdiklarina zorla domuz eti yediriyordu. vallahi analar ne senaryo yazarlari doguruyor. dinimiz amin.

Çavlan dedi ki...

karanlık güçler ülkedeki birlikteliğin bozulması için iş başında ahahahaha koptum :))

KadirBey dedi ki...

Benim favorim flash tv'nin gerçek kesitleri. Sana da öneririm.Harika oyunculuklar,sürekli aynı da olsa harika olan evler, müzikler ve ölen insanların ruhlarının gelip ana karakterimizle konuşması vs.

Handegi dedi ki...

Bu Pikeas denen eleman, bir zamanlar Evrim Solmaz, Haluk Kurtoğlu vb isimleri gördüğümüz, araba tamircisi ailesinin hikayesi İlişkiler'de, hain gelin Evrim Solmaz tarafından ezilen oğul değil mi? Yaşlanınca Esaretin Bedeli'ndeki Tim Robbins'e benzemiş.